ALLAH'TAN GAYRİSİNE SECDE ETMEK RUBUBİYET İTİKADINDAN BAĞIMSIZ ŞİRK OLUR MU ?
ALLAH'TAN GAYRİSİNE SECDE ETMEK RUBUBİYET İTİKADINDAN BAĞIMSIZ ŞİRK OLUR MU ?
ALİMLERİN BU KONU HAKKINDAKİ NAKİLLERİ
Keza Şevkani (r.a.) şöyle der:
فَلَا بُدَّ مِنْ تَقْيِيدِهِ بِأَنْ يَكُونَ سُجُودُهُ هَذَا قَاصِدًا لِرُبُوبِيَّةِ مَنْ سَجَدَ لَهُ، فَإِنَّهُ بِهَذَا
السُّجُودِ قَدْ أَشْرَكَ بِاللهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَأَثْبَتَ مَعَهُ إِلَهَا آخَرَ وَأَمَّا إِذَا لَمْ يَقْصُدْ إِلَّا مُجَرَّدَ التَّعْظِيمِ، كَمَا يَقَعُ كَثِيرًا لِمَنْ دَخَلَ عَلَى مُلُوكِ الْأَعَاجِمِ: أَنَّهُ يُقَبِّلُ الْأَرْضَ تَعْظِيمًا لَهُ، فَلَيْسَ هَذَا مِنَ الْكُفْرِ فِي شَيْءٍ
"(Küfre düşürücü olması için) yaptığı secdenin, secde ettiği kişinin rububiyetine itikat kastı taşıyarak yapılmasıyla kayıtlanması gerekir. Böyle olursa eğer, ancak o zaman bu kişi Allah teala'ya şirk koşmuş, ve O'nunla birlikte başka bir ilah ispat etmiş olur.
Ancak sadece tazimi kastederse, tıpkı Acem sultanlarının huzuruna girme durumunda çokça vâki olduğu gibi kişinin sultanı tazim etmek için eğilip yeri öpmesi durumunda olduğu gibi. Bununla birlikte bunun küfürle hiçbir ilgisi yoktur."
Şevkâni, Es Seylul Cerrar El Mutedaffik ala Hadaikil Ezhar, 4 / 58)
İmam Zehebî (r.a.) şöyle demektedir:
أَلا تَرَى الصَّحَابَةَ فِي فَرْطِ حُبِّهِمْ لِلنَّبِيِّ ﷺ قَالُوا: أَلَا نَسْجُدُ لَكَ؟ فَقَالَ: «لا» فَلَوْ أَذِنَ لَهُمْ لَسَجَدُوا لَهُ سَجُودَ إِجْلالٍ وَتَوْقِيرِ، لَا سُجُودَ عِبادَة كما سَجَدَ إخْوَة يوسف ليوسف كذلك القَوْلُ في سجود الْمُسْلِمِ لِقَبْرِ النَّبِيِّ ﷺ عَلَى سَبِيلِ التَّعْظِيمِ وَ التَّنْجِيلِلا يُكَفِّرُ بِهِ أَصْلَا، بَلْ يَكُونُ عَاصِبًا فَلْيَعْرِفْ أَنَّ هَذَا مَنْهِيٌّ عَنْهُ، وَكَذَلِكَ الصَّلَاةُ إِلَى الْقَبْرِ
"Görmüyor musun sahabeleri, aşırı sevgilerinden dolayı Nebi'ye 'sana secde edelim mi?' dediler. O ise 'hayır' dedi. Eğer izin verseydi tazim ve yüceltme secdesi yapacaklardı. Bu durum, tıpkı Yusuf'un (a.s.) kardeşlerinin Yusuf'a secde etmeleri duru- munda olduğu gibidir.
Aynı hüküm Müslümanın Nebi'nin kabrine tazim ve saygı maksadıyla secde etmesi durumunda da söylenir. Böyle bir kişi secdesi sebebiyle aslen tekfir edilmez. Bilakis sadece günahkâr bir âsi olur. O yüzden bunun, şeriatımızda nehyedilen şeylerden olduğu konusunun kendisine öğretilmesi gerekir. Aynı şekilde kabre dönerek namaz kılması durumunda da bu hüküm geçerlidir."
Mucemu’l-Şuyûhu’l-Kebîr, 1/74
El-Muhit'te, Fetevayı Vakiatı En-Natifi'de zikrediliyor ki:
Ehl-i harb, bir müslüman "Krala secde et. Yoksa seni öldürürüz" derse efdal olan secde etmemesidir. Çünkü bu suret bakımından secdedir. Efdal olan her ne kadar ikrah halinde olsa bile suret ve şekil bakımından küfür olanın yapılmamasıdır.
Yâni sultan tarafından ikrah edildiğinde değil asker tarafından ikrah edildiğinde efdal olan secde etmemesidir. Bu meselede meşhur ihtilaf vardır ki, onun açıklanması şöyledir: Kim ki sultana ibadet niyetiyle secde ederse kâfir olur. Hülâsa'da ise şöyle zikredilmiştir: Kim ki sultanlara secde eder de bu secdesinde Allah Teâlâ'ya yapılan tazim gibi tazim etmeyi murad ederse kâfir olur. Bu secde ile hürmet etmeyi murad ederse bazı bilginler bu adamın kâfir olmayacağına kaildir. Daha zâhir olan da budur.
(Fikhul ekber Aliyyul kari serhi sayfa 393 te secde meselesi)
İbni Hacer El-Heytemi rahimehullah:
'Bu secde haramdır, küfür değildir'.
(Imam Nevevi'den, l'lam, 19.)
Fetevayı Hindiyye'de şu hüküm geçmektedir:
İbadet kasdıyla herhangi bir şahsa secde etmek de küfür alameti sayılmıştır.Fakat bir kimse tapınma kasdı olmadan hürmet için bir büyük karşısında eğilse, yeri öpse veya öpmeye yeltense tekfir olunamaz. Dikkat edersek niyetin değişmesi ile, kişi- nin tekfir edilmesi hükmü de değişmektedir. Dolayısı ile küfür olan amellerde kişinin niyeti bilinmeden tekfir olunmazlar.
Fetavayi hindiye 2/276
İBN TEYMİYYE FETAVADA DİYOR Kİ :
أجمع المسلمون على أن السجود لغير الله محرم. انتهى.
وقال أيضاً: ولا يجوز السجود لغير الله من الأحياء والأموات، ولا تقبيل القبور ويعزر فاعله. انتهى.
Ayrıca ister ölü olsun, ister diri, Allah'tan başkasına secde etmek caiz değildir, kabirlere yüz-göz sürüp öpmek de caiz görülemez; bunları yapanlar tazir cezasına çarptırılır.
Fetavaul mecmua 3. Cilt Sf 490
İBN TEYMİYYE FETAVADA DİYOR Kİ :
وإلا فإن كان مقدراً له أن يسجد لصنم ولم ينو قلبه ان يسجد له ، بل على العكس ، إذا قصد السجود لله بقلبه لم يكن ذلك کفر
Aksi takdirde, bir puta secde etmek mukadder olsa ve kalbi ona secde etmeye niyet etmese, bilakis kalbi ile Allah'a secde etmeye niyet etse, bu küfür olmaz.
(Mecmuul fetava :C:14 sayfa 120 )
İmam Zehebi buyuruyor :
Eger birisi pegemberimizin kabrine secde bile etse eger bu secde tazimm ve saygi olerak yapsa kusur sayilmaz, eger ibadet kastı yapsa sirke girer:
يقول الحافظ الذهبي في كتابه معجم شيوخ الذهبي ص55 :
وكذلك القول في سجود المسلم لقبر النبي صلى الله عليه وسلم على سبيل التعظيم والتبجيل لا يكفر به أصلا بل يكون عاصيا ،
فليعرّف أن هذا منهي عنه ، وكذلك الصلاة إلى القبر ))
İmam Nevevi buyuruyor :
وقال النووي في المجموع وفي الروضة: ما يفعله كثير من الجهلة من السجود بين يدي المشايخ حرام قطعاً بكل حال سواء كان إلى القبلة أو غيرها، وسواء قصد السجود لله تعالى أو غفل، وفي بعض صوره ما يقتضي الكفر أو يقاربه. انتهى.
وعلق الشرواني على ذلك فقال: قال الشارح في الأعلام بعد نقله ما في الروضة: هذا يفهم أنه قد يكون كفراً بأن قصد به عبادة مخلوق أو التقرب إليه، وقد يكون حراماً بأن قصد به تعظيمة أي التذلل له أو أطلق، وكذا يقال في الوالد والعلماء. انتهى.
Nevevî, Mekmû' ve Rafdî'de diyor ki: "Birçok cahilin şeyhlerin önünde secde ederek yaptıkları şey, ister kıbleye veya başkalarına secde etmeye niyetlensinler, isterse kıble kesinlikle haramdır.
Şirvani bunu tefsir etti ve dedi ki: Alimin müfessiri, Ravza'dan naklettikten sonra dedi ki: Eğer ibâdet veya mahlûka yaklaşmak kastıyla yapılırsa, küfür sayılır. Yüceltme İçin yapılır ise haramdır yasaktır.
Er Remli Buyuruyor :
وقال الرملي في نهاية المحتاج: قال ابن الصلاح ما يفعله عوام الفقراء من السجود بين يدي المشايخ فهو من العظائم ولو كان بطهارة وإلى القبلة وأخشى أن يكون كفراً.
انتهى. وعلق على ذلك الشرواني في حاشيته على تحفة المحتاج فقال: إنما قال ذلك ولم يجعله كفراً حقيقة، لأن مجرد السجود بين يدي المشايخ لا يقتضي تعظيم الشيخ كتعظيم الله عز وجل بحيث يكون معبوداً، والكفر إنما يكون إذا قصد ذلك. انتهى.
Er-Ramli, Nihaayat al-Muhtaac'da dedi ki:
İbnü's-Salah dedi ki:
Fakirlerin sıradan halkının şeyhlere secde ederek yaptığı şey, temizlik içinde ve kıbleye doğru olsa bile en büyük şeylerden biridir ve ben bunun küfür olmasından kork. bitti.
Eş-Şirvani, Tuhfat el-Muhtaac'a yazdığı dipnotta bunu yorumladı ve şöyle dedi: Sadece bunu söyledi ve bunu gerçek bir küfür haline getirmedi, çünkü sadece şeyhlerin önünde secde etmek, Yüce Allah'ı yüceltmek için şeyhi yüceltmeyi gerektirmez. ona tapılır İbadet edilir ve ancak bunu kastetmişse küfür olur.
Şâfii alimlerinden olan tarihçi el-Makrizi ise şöyle demek- tedir:
وَمِنْ خَصَائِصِ الْأَلُوهِيَّةِ السُّجُودُ، فَمَنْ سَجَدَ لِغَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَهُ بِهِ، وَمِنْهَا التَّوَكُلُ، فَمَنْ تَوَكَّلَ عَلَى غَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَهُ بِهِ، وَمِنْهَا التَّوْبَةُ، فَمَنْ تَابَ لِغَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَهُ بِهِ، وَمِنْهَا الْحِلْفُ بِاسْمِهِ فَمَنْ حَلَفَ بِغَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَهُ بِهِ، وَمِنْهَا الذِّبْحُ لَهُ فَمَنْ ذَبَحَ لِغَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَهُ بِهِ، وَمِنْهَا حَلْقُ الرَّأْسِ إِلَى غَيْرِ ذَلِكَ
"Uluhiyetin özelliklerinden olan bir amel secde amelidir. Kim O'ndan başkasına secde ederse, secde ettiği zatı O'na benzetmiş olur. Yine tevekkül de uluhiyetin özelliklerindendir. O halde her kim O'ndan başkasına tevekkül ederse, tevekkül ettiğini O'na benzetmiş olur. Aynı şekilde tevbe de öyledir. Kim O'ndan başka- sina tevbe ederse, tevbe ettiğini O'na benzetmiş olur. Uluhiyetin özelliklerinden biri de Allah adına yemin etmektir. Bu yüzden kim O'ndan başkası adına yemin ederse, yemin ettiği zatı O'na benzetmiş olur. Yine kurban da öyledir. Kim O'ndan başkasına kurban keserse, onu O'na benzetmiş olur. Saçları tıraş etmek de uluhiyetin özelliklerden olan bir ameldir. Kim başkası için tıraş olursa, onu O'na benzetmiş olur."
Tecridu't-Tevhidi'l-Mufid, s. 18
Bu hususta Kurtubi (r.a.) şöyle der:
واختلف الناس في كيفية سجود الملائكة لآدم بعد اتفاقهم على أنه لم يكن سجود عبادة، فقال الجمهور كان هذا أمرا للملائكة بوضع الجباه على الأرض
كالسجود المعتاد في الصلاة "
llim ehli, meleklerin Ademe yaptıklar secdenin ibadet sec- desi olmadığında ittifak ettikten sonra onun nasıl bir secde oldu- ğu konusunda ihtilaf etmişlerdir. Cumhur demiştir ki; Bu secde,
meleklerden, tıpkı namazlarda yaptığımız mutad secdede olduğu gibi alınları yere koyarak yapılması istenen bir secdedir.""
71 Ahkamu'l-Kuran, 1/278
İzz bin Abdisselam'ın diyor ki :
نا عبد الولَن يَسْجُودِ أو ركوع أو غير ذلك كَفَرَ الْعَابِدُ. فَإِنْ كَانَ سَبَبُ كُفْرِه التذلل والخضوع إِذْ هُوَ حَقِيقة العيادة، فالإنسان يتذلل لِوَالِدَيْهِ وَأصْدِقايه ومحبوبِهِ أكثرَ مِنْ تَنَلُّلِهِ لِلَّهِ تَعَالَى فِي الْعِبَادَةِ مَعَ أَنَّهُ لَيْسَ بِكَافِرٍ بِالْإِجْمَاعِ، فَمَا الفرق بين تتكلي؟ فإن كان سبب كفره خصوصيَّاتُ تِلْكَ الأَفْعَالِ، فَقَدْ يَكْفُرُ الإِنْسَانُ لَوْ عَبَدَ بالنظر، والخصوصية النظر لا يوجب الكفر. قلائد مِنْ ضَابِط تميز مَا يَكْفُرُ بِهِ دُونَ غَيْرِهِ. فَاللَّهُ يُلْهِمُنَا إِيَّاهُ بِفَضْلِهِ
Bir puta; secde, rükü ve başka bir tâzim ameli ile ibâdet edilmesi duru- munda ibâdet eden kişi kâfir olur. Eğer kâfir olması, ibâdetin hakikati olan tezellül ve boyun eğmesi sebepleri ile olursa; insan bâzen ebeveynine, arka- daşlarına ve sevdiğine, Allah Teâla'ya ibâdet esnasında yaptığından daha fazla tezellül yapmakta ve boyun eğmektedir. Bununla birlikte böyle birisi icmâ ile kâfir olmaz.
Peki, her iki tezellülün arasındaki fark nedir?
Eğer kâfir olmasının sebebinin haddi zâtında bu fiilleri sarfetmek sebe- biyle olduğunu söylersek, örneklerde geçtiği üzere insan bunları başka bi- rine sarfettiği halde kâfir olmamaktadır. İşte bu durum, insanın işlemekle küfre düşeceği ve küfre düşmeyeceğinin arasını ayıran bir kuralın olması gerektiğini zorunlu kılmaktadır. Umarım Allah Teâla fazlı ile bize bunun ne olduğunu öğretir."
Şâfii alimlerinden Muğni'l-Muhtaç adlı eserin sahibi eş-Şirbini ise şöyle der:
لا تحلُّ ذبيحة مسلم ولا غيره لغير الله؛ لأنه مما أُهِلَّ به لغير الله، بل إن ذبح
المسلم لذلك تعظيماً وعبادة كفر كما لو سجد له لذلك
"Müslüman olsun veya olmasın kişinin Allah'tan başkası için kesilen kurbanı helal olmaz. Çünkü bu, Allah'tan başkası adına kesilenlerden olur. Bilakis Müslüman kişi tıpkı secde etme duru- munda olduğu gibi eğer tazim ve ibadet kastıyla keserse o zaman kafir olur."
91 Muğni’l-Muhtac, 4/363kaynak
Fahruddin Razi Yusuf aleyhiselamın kardeşlerinin yaptığı secde hakkında dediki :
bu konuda "Bütün Müslümanlar bu secdenin ibadet secdesi olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Allah'tan başkasına ibadet etmek küfürdür ve küfür de emredilmez" (Tefsiri Razi) demiştir.
Razinin yusuf 100.ayete yaptığı tefsir
Fahrettin Razi bakara 34. Ayette Şüphesiz şeriat örfünde secde, alnı yere koymadan ibarettir. Bu sebeple dilin özünde de böyle olması gerekir. Çünkü aslolan, değişiklik olmamasıdır.
Şüphesiz şeriat örfünde secde, alnı yere koymadan ibarettir. Bu sebeple dilin özünde de böyle olması gerekir. Çünkü aslolan, değişiklik olmamasıdır. Şayet "Secde ibadettir, Allah'tan başkasına ibadet de caiz değildir" denilirse, deriz ki: Biz secdenin ibadet olduğunu kabul etmiyoruz. Bunun izahı şudur: Bazan bir hareket,-istilah olan bir söz gibi- ona verilen mana itibarı ile anlam kazanır. Bunu şu durum açıklar: Birimizin başkasına ayağa kalkması, sözle ifade edilen saygıyı ifade eder. Bu ancak örf ile olur. Bunun böyle olduğu sabit olunca, bazı zamanlar insanın kapanıp alnını yere koyması, ibadet olmasa da, bir çeşit saygıyı ifade eder. Bu böyle olunca, meleklerin, Hz. Adem'in üstünlüğünü ve değerini ortaya koymak için Allah'a ubudiyette bulunmaları imkansız değildir.
Razi Bakara 34.Ayetin Tefsiri)
İbn Teymiyye derki :
Selamlama sırasında eğilmek yasaklanmıştır. Nitekim Imam Tirmizî'nin kitabında nakledildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ashabı, kardeşi ile karşılaşınca onun için eğilen birinin durumunu sormuş. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) "Hayır, eğilemez" diye cevap vermiştir. Çünkü her ne kadar rükü ve secde başkalarının şeriatına göre selamlama için yapılsa bile, bizim şeriatımızda yalnızca Allah'a yapılır. Mesela Hz. Yusuf (aleyhisselâm) kissasında şöyle geçmektedir:
وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ
"(Ebeveyni ve kardeşleri) Yusuf'a secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki: 'Ey babacığım! Bu, daha önce gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. "123
Bizim şeriatımızda secde sadece Allah'a yapılır. Hatta daha önce Acem- lerin birbirlerine yaptığı gibi ayakta durmanın yasaklandığı anlatılmıştı. Hal böyle olunca nasıl olur da selamlama kastıyla rükû' ve secde yapılabilir.
Buna benzer şekilde, yarım rükû' da bu yasağın kapsamına girer.
İbni teymiyye fetavaul mecmua 1.cilt sayfa 611 secde ve ruku meselesi
İbn Teymiyye Derki :
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bu vakitlerde namaz kılmayı yasak laması, bunun şirke neden olmasını önlemek istemesinden ileri gelir. Böylece güneşe secde etmeye, ibadet etmeye ve dua etmeye neden olabilecek bir ibadetin önüne geçmiştir. Zira güneşe, yıldıza ve aya tapanlar ve bunlara dua edenler bu vakitlerde ibadet ediyorlardı. Güneşe tapmaya ve secde etmeye çağırmak bilindiği üzere bizatihi haram bir iştir, Bu da, Rasûlullah'ın yıldızlara kulluğa neden olmasın diye yasakladığı namazın haram olmasından daha büyük haramdır.
Buna benzer şekilde Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberlerin ve sâlihlerin kabirlerinin mescid edinilmesini yasaklamıştır. Kabirlere ibadet ve secdeye götürmesin diye kabirlerin yanında namaz kılmak için bu ralara yönelmeye yasak getirmiştir. Kabirlere ibadet edip secde etmek onla rın mescid edinilmesinden daha büyük haramdır.
(Secdenin haram oldugunu mecmuul fetava 1 cilt sayfa 318 de ibni teymiyye açıklıyor)
İbn Teymiyye secde rukuyu bir sayiyor ve yusuf aleyhiselamin yaptigi secdenin alni yere koymak babindan oldugunu ifade etmiş oluyor
Selamlama sırasında eğilmek yasaklanmıştır. Nitekim Imam Tirmizi'nin kitabında nakledildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ashabı, kardeşi ile karşılaşınca onun için eğilen birinin durumunu sormuş. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) "Hayır, eğilemez" diye cevap vermiştir. Çünkü her ne kadar rükü ve secde başkalarının şeriatına göre selamlama için yapılsa bile, bizim şeriatımızda yalnızca Allah'a yapılır. Mesela Hz. Yusuf (aleyhisselam) kissasında şöyle geçmektedir:
وَخَرُوا لَهُ سُجَّدًا وَقَالَ يَا أَبَتِ هَذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ
"(Ebeveyni ve kardeşleri) Yusuf'a secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki: 'Ey babacığım! Bu, daha önce gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir."1263
Bizim şeriatımızda secde sadece Allah'a yapılır. Hatta daha önce Acem- lerin birbirlerine yaptığı gibi ayakta durmanın yasaklandığı anlatılmıştı. Hal böyle olunca nasıl olur da selamlama kastıyla rükü ve secde yapılabilir.
Buna benzer şekilde, yarım rükü da bu yasağın kapsamına girer.
(Mecmuul fetava 1 cilt sayfa 611 )
Hz.Süleyman aleyhiselam döneminde heykel yapmak caizdi .O halde her heykel put degildir.
Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl'da, İbn Abbâs (r.anhuma), âyeti (Sebe 13) açıklarken şöyle dediğini bildirir:
"Suleyman bakırdan heykeller edinip: "Ey Rabb'im! Bunlara ruh üfle. Bunlar daha iyi hizmet ederler" deyince, Allah bu heykellere ruh üfledi. Heykeller, Suleymân'a hizmet ediyordu ve İsfendiyâr bu heykellerden biridir. Dâvud ve Suleymân'a: "Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır"
denildi. (Hakim et-Tirmizî, Nevâdiru'l-Usûl,
1/374) (Celâleddin es-Suyûtî, Ebu'l-Fadl Bekr Abdurrahman b. Muhammed b. Ekî Bekir, ed- Durru'l-Mensur fi't-Tefsîr bi'l- Me'sûr, C. 13, Sf: 170)
İbni Kesir rahimehullah
aynı ayetin tefsirinde, secdenin cin- sinde olan ihtilafı aktarır. Sonra da: 'Bu geçmiş ümmetler- de meşru olup bizim ümmetimizde neshedildi' der. Nesh için Muaz'ın radıyallahu anh hadisini nakleder.
2/Bakara, 34
Molla Ali El Kari rahimehullah:
'Secde, ibadet kastı olmadan sultana yapılırsa (tahiyye/selamlama kastıyla) bu haramdır, küfür değildir. Küfür olduğu da söylenmiştir.' der.
Şerhu's Şifa, 2/221.
Kurtubi rahimehullah der ki:
"Hani biz meleklere Adem'e secde edin dedik" ayetinin tefsirinde: 'Yine bu selamlama sec- desinin, Yakup'a kadar mı yoksa Rasûlullah'a kadar mi de- vam ettiği hususunda ihtilaf ettiler. İhtilafı aktardıktan sonra, 'Cumhura göre Rasûl'e kadardı sonra neshedildi' der. Hadiste: "Âlemlerin Rabbi dışında kimsenin kimseye secdesi gerekmez" dedi.'
2/Bakara, 34
İbn Teymiyye birinci cilt sayfa 181 de secde ruku tesbih dua kiraat ve kiyam da kendi basina birer ibadettir ve bunlar sadece Allaha yapilir diyor. Bunlar ibadet kasti ile Allahtan baska bir varliga yapilmasi caiz degildir diyor.
Namaz bütün rükünleri ile bir arada ibadettir Aynı şekilde onun rükünleri olan secde, rükû, tesbih, dua, kıraat ve kıyam da kendi başına birer ibadettir. Dolayısıyla bunlar sadece Allah'a yapılır. Bunların ibadet kastı ile Allah'tan başka bir varlığa yapılması caiz değildir. Ne güneşe, ne aya [1/75] ne krala, ne peygambere, ne sâlih bir zâta, ne peygamber kabrine ne de sâlih birinin türbesine, bunlardan birini yapmak caiz değildir. Bu durum, bütün peygam berlerin şeriatlerinde geçerli olan husustur. Bu durum, bizim dinimizde de anlatılmıştır. Hatta selamlama ve saygı göstermek amacıyla bunların yara- tılmışlara yapılması dahi yasaklanmıştır. Bundan dolayı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Muâz (radıyallahu anh)'a kendisine secde etmesini yasaklamıştır. Bu konuda şöyle buyurmuştur
Mecmuul fetava 1/181
Imam Gazali (rahimehullah) da dedi ki:
"Bir kimsenin itikaden puta ta zimde bulunduğu ya açıkça ifade etmesi, dilsiz ise işaret etmesi ya da secde et- mesi gibi bir davranışıyla açığa çıkar."
El-İktisadu fil I'tikad, 1/83.
Kadı İyad (rahimehullah) dedi ki:
"Sadece kâfirlerden sadır olduğu husu- sunda icma olan puta, güneşe, aya ve ateşe secde eden kimseyi tekfir ederiz.. Velev ki İslamını açığa vursa bile...
Eş-Şifa, Kadı İyad, 2/287.
Şeyh Molla Aliyyu-l Karî de, Kadı İyad'in bu sözünü açıklarken şöyle de- miştir: "Sultanlara secde etmek bunun dışındadır. Çünkü bunda ibadet maksadı yoktur. Bilakis saygı, sevgi ve tazim vardır. Bu davranış haramdır ama kişiyi küfre düşürücü bir davranış değildir."
Şerhuş Şifa, 2/212
Şeyh Meri el-Kermi dedi ki: "Yöneticilere ibadet maksadıyla yapılan secde küfürdür. Ancak selamlama maksadıyla yapılırsa büyük günahtır."
Gayetul Munteha, 3/337
Imam Nevevi (rahimehullah) dedi ki:
"Bilerek ve açık bir şekilde dinle alay etmek, puta veya güneşe secde etmek gibi davranışlar, küfre düşürücü davranışlardır."
Şerhu Nevevi, 7/283
Ebu Muhammed el-Makdisi (Allah onu esaretten kurtar- sin) tazim için kıyamda durmak ve ibadet maksadı ile kıyamda durmak arasın- daki farka dair şöyle demiştir:
"Bazı âlimler detaylı bir şekilde açıkladı ki secde, kıyamda durmaktan da ha tehlikelidir. Alimler, ibadet maksadıyla yapılan secde ile kralların huzuruna çıkıldığında yapılan yer öpme veya yere eğilme gibi davranışların arasını ayırdı- lar. Birincisini şirk olarak kabul ettiler ama diğerinde küfre düşüren bir şey ol- madığını ama caiz de olmadığını da söylediler. Tarih kitaplarında bazı kimsele- rin böyle yaptığının aktarılması onun mübah olduğunu göstermez. Saygı ve ta- zim için ayakta el-pençe durmanın haram olduğunu öğrendin. Artık secde etme- yi buna göre kıyas et!"
Risalatus Selasiniyye, sy,234,235.
İkrime de der ki:
"Edinmesin" âyeti secde etmesin, anlamındadır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın zamanına kadar (insanların.) birbirlerine secdelerinin câiz olduğu, fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Muaz'ın kendisine secde etmek istemesi üzerine bunu nehyettiğini önceden açıklamış bulunuyoruz. Buna dair açıklamalar daha önceden Bakara Süresi'nde (2/34. âyet 4. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Enes b. Mâlik’in de şöyle dediği rivâyet edilmektedir: Ey Allah'ın Rasûlü, birbirimize karşı eğilelim mi? diye sorduk, Hazret-i Peygamber: "Hayır" buyurdu. Dedik ki: Birbirimizle muânaka (kucaklaşma) yapalım mı? Yine: "Hayır, fakat musafaha yapın" dedi.(Kaynak kurtubi Ali imran 64.ayetin tefsiri)
İlim adamları, meleklerin Âdem'e secdelerinin, ibadet mahiyetini taşımadığı üzerinde ittifak etmekle birlikte, secdelerinin keyfiyeti hakında farklı görüşlere sahiptirler. Cumhûr der ki: Bu, namazda alışılmış secdede olduğu gibi alnı yere koymak şeklinde meleklere verilmiş bir emir idi. Çünkü örfte olsun, şeriatte olsun, secde etmekten açıkça anlaşılan budur. Buna dayanılarak şöyle denilmiştir: Bu secde, Âdem'e bir ikram ve onun faziletini açıkça ortaya koyuş, yüce Allah'a da itaat mahiyetinde idi. Hazret-i Âdem de bu durumda bizim için kıblenin konumuna benzer bir konumda idi. Buna göre "Âdeme" ifadesinin anlamı "Âdem'e doğru secde edin" demektir. Nitekim kıbleye namaz kıldı, denilirken kıbleye doğru namaz kıldı denilmek istenir.kurtubi bakara 34
Yine şu hususta da farklı görüşler ortaya atılmıştır: Acaba bu şekilde secde etmek, Âdem (aleyhisselâm)'a ait bir özellik mi idi? Buna göre, yüce Allah dışında bütün kainatta ondan başkasına secde câiz olmaz mı demektir, yoksa Hazret-i Âdem'den sonra da Hazret-i Yakub zamanına kadar yaratıklara secde etmek câiz mi idi? Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Babasını ve annesini tahtın üzerine çıkarttı (oturttu), hepsi de ona secdeye kapandılar" (Yusuf, 12/100) Buna göre acaba yaratıklara secdenin mubah kılındığı son hal bu mudur? Çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre yaratıklara da secde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın dönemine kadar mubah idi. Ashabı; ağaç ve deve Resûlüllah'a secde ettiğinde şöyle demişti: Ağaçtan ve ürküp kaçan deveden sana secde etmeye biz daha lâyıkız. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber şöyle buyurdu: "Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan başka hiçbir kimseye secde edilmemelidir."
Kaynak kurtubi tefsiri bakara 34
es-Sevrî, ed-Dahhâk ve başkaları derler ki: Bu bizce bilinen ve alışa geldiğimiz secde gibi bir secde idi. Onların selamlaşmaları bu idi(Kaynak kurtubi tefsiri yusuf 100. Ayet)
Onlar hep birlikte Mısır'a indikten sonra Yûsuf, kardHanımlarına gösterdiği ikramın üstünde, ana-babasma saygı olarak onları tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve ana-babasi ile kardeşleri, onu selâmlamak üzere secdeye kapandılar.
Zira ayağa kalkmak, tokalaşmak ve el öpmek gibi hareketler, tazım ve saygının ifadeleri olarak insanlar arasında yaygın âdetlerden oldukları gibi, onlara göre de secde, selamlamak ve iyi dilekte bulunmak ifadesi idi.
Diğer bir görüşe göre ise bu secde, alnı yere değdirmeden, yalnız eğilmekten ibaretti. Ancak âyetin metninde "Harrû" kelimesinin kullanılması, bu görüşe engeldir. (Zira anılan kelime, alın yere gelecek şekilde secde anlamında kullanılmaktadır.)
Bir diğer görüşe göre de, onlar, Yûsuf'a kavuştukları için Allah'a şükür olarak secdeye kapandılar. Ancak Yûsuf'un, "Ey babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur" demesi, bu görüşü reddetmektedir.
Bu secdeyi, "Yûsuf’u. Kıble gibi yaparak secdeye kapandılar" şeklinde izah etmek ise, apaçık bir zorlama olur. Bu secdenin, onların tahtın üstüne çıkartılıp oturtulmalarından sonra zikredilmesi de, bu konuda sarih olarak bir şey ifade etmez. Zira zikirdeki tertibin, gerçekleşme tertibine göre olması gerekmez. Belki de secdenin sonra zikredilmesi, ondan sonra kendisiyle irtibatlı olarak gelen ifadelerle uyum sağlamak içindir.(Kaynak ebu suud tefsiri yusuf 100 ayet)
İbn Enbari de şöyle demiştir: Ona saygı mahiyetinde eğildiler, yoksa ibadet manasında değil. O zamanın insanları birbirlerini secde ederek ve eğilerek selamlarlardı.(kaynak ibnul cevzi zadul mesir yusuf suresi 100 ayet)
Yani onbir kardeşi ve anne ve babası ona kavuşmanın verdiği mutlulukla secdeye kapandılar. Burada Hazret-i Yûsuf'a secde ettiler, manasına gelince bu şu manadadır; o çağlarda eğilmek, yere kapanmak bir tür saygı gösterme ve selâm verme sayılmaktaydı. Meselâ birine karşı ayağa kalkmak, Mûsafaha etmek, el öpmek gibi bir şeydi(nesefi tefsir yusuf 100)
İbnu'l-Kayyım (r.a.) şöyle demektedir: فَمِنْ خَصَائِصِ الْإِلَهِيَّةِ السُّجُودُ، فَمَنْ سَجَدَ لِغَيْرِهِ فَقَدْ شَبَّهَ الْمَخْلُوقَ بِهِ
"Uluhiyetin özelliklerinden biri de secdedir. O halde her kim O'ndan başkasına secde ederse, o, mahluku Allah'a benzetmiş
olur."
ed-Dâu ve’d-Devâ, s. 137.
İbn Teymiyye ise şöyle der:
عِبادَةُ الشَّيْطَانِ جِنْسٌ عامٌ وَهَذا إذا أَمَرَهُ أَنْ يَشْتَغِلَ بِمَا هُوَ مَانِعٌ لَهُ مِنَ الإِيمَانِ وَالتَّوْحِيد يُقالُ عَبْدَهُ كَما أَنَّ مَنْ أطاعَ الشَّيْطَانَ فَقَدْ عَبْدَهُ وَلَكِنْ عِبَادَةٌ دونَ عِبَادَةٍ
"Şeytana ibadet kavramı birçok unsuru altında toplayan ge- nel bir kavramdır. Şeytan, bir insana iman ve tevhit dışındaki şeylerle meşgul olmayı emrettiğinde; bu kişiye, 'hevasına ibadet ediyor' denilir. Tıpkı şeytana itaat ettiği zamanlarda ona ibadet
ettiği gibi... Ancak ne var ki ibadet, büyuk ibadet ve küçük ibadet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır."
Fetava, 11/672
Şah VeliyULLA H Dihlevi
1. Allah'tan başkasına secde etmek:
Müşrikler, putlara ve yıldızlara secde etmekteydiler. Bunun üzerine Allah'tan başkasına secde edilmesi yasaklandı. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Güneşe de aya da secde etmeyin! Onları yaratan Allah'a secde edin."
Secdede ortak koşmak, işaret ettiğimiz gibi beraberinde tedbirde yani kainatın idaresinde de ortak kılmayı gerektirir. Durum, bazı Kelâm bilginlerinin (mütekelli- min), "ibâdette tevhid, dinlerin değişmesiyle değişebilen ve delil-i burhânî istenmeyen hükümlerdendir” şeklinde zannettikleri gibi değildir. Eğer öyle olsaydı, Allah Teâlâ, yaratma ve tedbir işinin yalnız kendisine ait olduğunu, (dolayısıyla bunun gereği olan ibadette tevhidin de hakkı olduğunu) beyanla onları ilzâm (susturma) yoluna gitmez- di. O şöyle buyurur:
"De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayır li, yoksa O'na koştukları ortaklar mu? (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? (...) Allah ile birlikte başka bir tanrı var öyle mi? Allah, on- ların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. (...) Eğer doğru söylüyorsanız, siz kesin delilinizi getirin haydi!"
Doğrusu şudur ki onlar, yaratma ve büyük şeylerin idaresi konusunda Allah'ı bir- lemenin gerekliliğini itiraf etmekte, ibadetin bu iki tevhid şekliyle ayrılmaz halde ola- cağını Tevhidin mânâsını ortaya koyarken işaret ettiğimiz gibi kabullenmektedirler. Bunun içindir ki, Allah Teâlâ, onları (ulûhiyette tevhidi konusunda) ilzam ettiği şey- le, (ibadette tevhidi konusunda da) ilzâm etmiştir. En üstün delil ancak Allah'a aittir.
Şah veliyullah dihlevi 1. Cilt sayfa 233
Taftazani
أن السجود للصنم بالاختيار يدل بظاهرة على أنه ليس بمصدق، ونحن نحكم بالظاهر؛ فلذلك حكمنا بعدم إيمانه، حتى لو علم أنه لم يسجد له على سبيل التعظيم واعتقاد الألوهية، بل سجد له وقلبه مطمئن بالإيمان.. لم يحكم بكفره فيما بينه وبين الله تعالى وإن أجرى عليه حكم الكافر في الظاهر
Puta ihtiyar dahilinde secde etmek kişinin tasdik ehli olmadığına delalet eder.
Ve biz de zahire göre hükmederiz.
Bundan dolayı da imanının olmadığına hüküm veririz.
Hatta onun putu tazim ya da ilahlığına inanma kastı taşımadığı ve kalbinin imanla dolu olduğu bilinse bile...
Dış görünüş olarak kafir muamelesi yapılsa bile böyle kimse hakkında Allah ile onun arasında kafir olduğuna hükmedilmez.
Taftazani Mevafık şerhi sayfa 42 El mevafık sayfa 387
.jpeg)
Yorumlar
Yorum Gönder