Cengiz Han'ın "El-Yasek" adlı kanun kitabı ile hükmedip tekfir edilişi'nin tahlili
Cengiz Han'ın "El-Yasek" adlı kanun kitabı ile hükmedip tekfir edilişi'nin tahlili
Hamd âlemlerin rabbine salât ve selâm ise onun rasulune olsun.
Tatar'lar kendilerini İslam'a nisbet etmelerine rağmen biz müslümanız demelerine rağmen, Allah'ın kitabı ile değilde kendi adetleri ve kanunları olan El-Yasek adlı kitapla hükmettikleri için ümmetin alimleri tarafından tekfir edilmişlerdir.
İbn-i Kesir(rh) onlar hakkında şunları söyler:
فمن ترك الشرع المحكم المنزل على محمد بن عبد الله خاتم الأنبياء وتحاكم إلى غيره من الشرائع المنسوخة كفر، فكيف بمن تحاكم إلى " الياساق " وقدمها عليه؟ من فعل ذلك كفر بإجماع المسلمين.
Her kim Abdullah'ın oğlu Muhammed sav 'e indirilmiş muhakkem şeriatı terk eder,onun dışında nesh edilmiş olan bir şeriata muhakeme olursa,kafir olur. Peki El-Yasek adlı kitaba muhakeme olup onu Kur'an'a takdim eden'nin durumu nasıl olur? Kim bunu yaparsa müslümanların icması ile kafirdir.
[El-Bidaye Ve'n-Nihaye, 17/162-163]
Görüldüğü üzere İbn-i Kesir (rh) tatarlar'ın Kur'an ile değilde El-Yasek adlı kitap ile hükmettikleri için, ümmetin icması ile kâfir olduğunu söyledi.
Peki tatarlar mücerret olarak Allah'ın kitabı'nın dışında birşey ile hükmettikleri için mi kafir oldular,yoksa bu Yasek adlı kitap ile hükmetmeyi helal gördükleri için mi kafir oldular?
Gelin bunu ümmetin âlimlerine soralım;
İbn-i Arabşah (rh) tatarlar ve onların devlet başkanı olan Timur hakkında şunları söylemektedir:
وكان معتقدا للقواعد الجنكيزخانية، وهي كفروع الفقه من الملة الإسلامية، وممشيا لها على الطريقة المحمدية، وكذلك كل الجغتاي وأهل الدشت والخطا وتركستان وأولئك الطغام، كلهم يمشون قواعد الملعون جنكيزخان على قواعد الإسلام ومن هذه الجهة أفتى كل من مولانا وشيخنا حافظ الدين محمد البزازي رحمه الله، ومولانا وسيدنا وشيخنا علاء الدين محمد البخاري أبقاه الله، وغيرهما من العلماء الأعلام، وأئمة الإسلام، بكفر تيمور.
(Timur) Cengiz Han'ın kanunlarına itikad ediyordu(inanıyordu), bu kanunları İslam milletinin fıkhının bir dalı gibi kabul ederdi ve Muhammedî yöntemle ona uyardı(yani bizim tıpkı şafi mezhebi Hanefi mezhebine tabi olduğumuz gibi). Aynı şekilde tüm Cagataylar, Deşt Hata ve Türkistan halkı ve o avam insanlar, hepsi lanetli Cengiz Han'ın kanunlarını İslam'ın kanunlarına uyumlu bir şekilde takip ederlerdi(Kur'an'a da iltizam ederlerdi, El-Yasek kitabına da iltizam ederlerdi). Bu nedenle, her biri, merhum büyük alimlerimiz olan, Şeyhimiz Hafızuddin Muhammed el-Bizzâzî (rahmetullahi aleyh), Şeyhimiz Alâeddin Muhammed el-Buhârî (Allah onu korusun) ve diğer büyük İslam alimleri, İslam'ın imamları, Tîmûr'un küfrünü fetva etmişlerdir.
[Acaibu'l Makdur Fi Ahbari Timur,445]
Görüldüğü üzere İbn-i Arabşah(rh) Timur'un ve genel olarak Tatar halkı'nın cengizhan'ın kanun kitabı olan El-Yasek adlı kitaba itikad ettiklerini, inandıklarını bunu tıpkı bir İslam mezhebi gibi gördüklerini, Kur'an'a iltizam etmeleri ile birlikte El Yasek adlı kitaba da iltizam ettiklerini söylüyor. Yani mucerred olarak Allah'ın indirdiğinin dışında birşeyle hükmetmek değilde Allah'ın indirdiğinin dışında olan şeylere iltizam ettikleri ve inandıkları için ümmetin alimleri tarafından tekfir edildiklerini söyler.
Keza İbn-i Teymiyye (rh) tatarlar hakkında şunları söylemektedir:
يجعلون دين الإسلام كدين اليهود والنصارى وإن هذه كلها طرق إلى الله بمنزلة المذاهب الأربعة عند المسلمين. ثم منهم من يرجح دين اليهود أو دين النصارى ومنهم من يرجح دين المسلمين.
(Tatar'lar) İslam dinini hristiyan ve yahudi dini gibi kılıp, bütün bu dinleri Allah'a giden bir yol olarak inanırlar.Tıpkı müslümanlar'ın dört mezhebi Allah'a giden yol olarak gördükleri gibi.(Yani müslümanlar nasıl ki bu dört mezhebin hak olduğuna inandıkları gibi, tatarlar da İslam'ın hak olduğunu kabul edip aynı zamanda hristiyan ve Yahudiliğe'de hak kabul etmişlerdi) Sonra onlardan(tatarlar'dan) bazısı hristiyan dinini bazısı yahudi dinini bazısı ise İslam dinini tercih ediyor.
[Mecmuu'l Fetava, 28/523]
Görüldüğü gibi İbn-i Teymiyye(rh) tatarlar'ın Kur'an'a inandıkları gibi İncil ve Tevrata'da inandıklarını söylüyor. Yani Kur'an'a uyulduğu gibi İncil ve Tevrata'da uyuyabilir diyorlar. Bunların zaten El-Yasek adlı kitabında İncil ve tavrattan da hükümler vardır. Bu kimseler İncil ve tevrat'ı hak gördükleri içinde El-Yasek ile hükmetme'nin hak olduğuna yani helal gördüğüne itikad etmiş oluyorlar.Ki bu zaten ümmetin icması ile küfürdür.
İbn-i Teymiyye(rh) gene onlar hakkında şunları söyler:
حتى أن وزيرهم هذا الخبيث الملحد المنافق صنف مصنفا؛ مضمونه أن النبي صلى الله عليه وسلم رضي بدين اليهود والنصارى وأنه لا ينكر عليهم ولا يذمون ولا ينهون عن دينهم ولا يؤمرون بالانتقال إلى الإسلام.
Hatta onların(tatarlar'ın) pis,mulhid ve münafık olan vezirleri bir kitap yazmış ve içeriği şöyle:Nebi sav yahudi ve hristiyanlar'ın dinin'den razı olmuştur.Onları inkar etmemiş zem etmemiş,dinlerinden nehy etmemiş ve İslam'a dönmelerini emretmemiştir.
[Mecmuu'l Fetava, 28/526]
Görüldüğü gibi İbn-i Teymiyye(rh) onların vezirlerinin peygamber sav'e nasıl iftirada bulunduğunu söylemiştir. Ve El-Yasek adlı kitapta da İncil ve Tevrata'tan hükümler bulunduğuna göre,bu kimseler onunla hükmetmeyi batıl görmüyorlar. Buda zaten helal gördükleri için küfürdür.
Keza gene İbn-i Teymiyye(rh) şunları söylemektedir:
كما قال أكبر مقدميهم الذين قدموا إلى الشام وهو يخاطب رسل المسلمين ويتقرب إليهم بأنا مسلمون. فقال هذان آيتان عظيمتان جاءا من عند الله محمد وجنكسخان. فهذا غاية ما يتقرب به أكبر مقدميهم إلى المسلمين أن يسوي بين رسول الله وأكرم الخلق عليه وسيد ولد آدم وخاتم المرسلين وبين ملك كافر مشرك من أعظم المشركين كفرا وفسادا وعدوانا من جنس بخت نصر وأمثاله. وذلك أن اعتقاد هؤلاء التتار كان في جنكسخان عظيما فإنهم يعتقدون أنه ابن الله من جنس ما يعتقده النصارى في المسيح.
Aynı şekilde, Şam’a gelen en büyük önde gelenlerinden biri, Müslüman elçilerine hitap ederken ve onlara biz Müslümanız diyerek yaklaşırken şöyle demiştir: "Bu iki büyük ayet, Allah'tan gelen, biri Muhammed, diğeri Cengiz Han’dır." Bu, onların Müslümanlara yaklaşarak yapabildikleri en büyük şeydi: Allah’ın elçisi, Âlemlerin Efendisi ve Adem’in soyunun en üstün olanı ile, en büyük kafirlerden, müşriklerden ve zulümde, fesatta, düşmanlıkta en ileri gitmiş kişilerden biri olan bir kafir hükümdarı, Cengiz Han’ı eşit tuttular. Bu, o Tatarların Cengiz Han’a olan büyük inançlarından kaynaklanıyordu. Onlar, Cengiz Han’ı, Hristiyanların İsa’ya inandıkları gibi, Allah’ın oğlu olarak kabul ediyorlardı.
[Mecmuu'l Fetava, 28,521]
Görüldüğü üzere Tatar'lar İbn-i teymiyye'nin söylediği gibi cengizhan'ın Allah'ın oğlu olduğuna inandıklarını söyler.Tabi bu her Tatarlı hakkında geçerli olmayabilir.Ve onlar Muhammed sav ile cengizhan'ın Allah katından gelen iki delil olduğunu söylerler. Peki Büyük iki delil, ayet derken neyi kastediyorlar? Ona da İbn-i Kesir(rh) cevap veriyor:
وقد ذكر بعضهم أنه كان يصعد جبلا، ثم ينزل، ثم يصعد، ثم ينزل حتى يعيي ويقع مغشيا عليه، ويأمر من عنده أن يكتب ما يلقى على لسانه حينئذ، فإن كان هذا هكذا فالظاهر أن الشيطان كان ينطق على لسانه بما فيها.
وذكر الجويني أن بعض عبادهم كان يصعد الجبال في البرد الشديد للعبادة، فسمع قائلا يقول له: إنا قد ملكنا جنكزخان وذريته وجه الأرض. قال الجويني: فمشايخ المغول يصدقون بهذا، ويأخذونه مسلما.
Bazıları, Cengiz Han’ın bir dağa tırmandığını, sonra inip tekrar tırmandığını ve böylece yorulup bayılana kadar bu işlemi sürdürdüğünü, sonrasında yanındakilerden, o anda ağzından çıkanları yazmalarını emrettiğini söylemişlerdir. Eğer durum böyleyse, görünüşe göre şeytan onun ağzından konuşuyor ve söylediklerini ona aktarılıyordu.
Cüveynî de, onların bazı ibadet eden kimselerinin, çok soğukta ibadet etmek için dağlara tırmandıklarını, bir sesin onlara şöyle dediğini işittiklerini belirtmiştir: "Biz, Cengiz Han’ı ve soyunu yeryüzüne egemen kıldık." Cüveynî, "Moğol şeyhleri buna inanırlar ve bunu doğru kabul ederler," demektedir.
[El-Bidaye Ve'n-Nihaye,17/162]
Görüldüğü gibi İbn-i Kesir (rh) cengizhan'ın söylediği bazı sözler yani hükümler olduğunu söylüyor. Ve sonra aşağıda bu hükümlerin El-Yasek adlı kitapta olduğunu söylüyor. Sonra bazı kimselerin dağa çıkıp cengizhan'ı yeryüzüne egemen kıldık diye bir cümle duyduklarını söylüyor Ve bazı Moğol şeyhlerininde bunu tasdik ettiğini söylüyor. İşte sonradan gelen kendini İslam'a nisbet eden tatarlar'ın Cengizhan ve Muhammed sav Allah katından iki ayettirler demeleri de budur. Onlar hem Muhammed sav'in hemde cengizhan'ın sözlerini aynı görüyorlar.Ayni şekilde Hristiyan ve Yahudiliğide hak görüyorlar. Zaten El-Yasek kitabı İslami hukumler İncil ve tevrat birde cengizhan'ın bazı hükümlerinden oluşuyor. Tatarlar'ın hepside bunlara inandığı için bununla hükmetmeyi helal görüyorlar.
İşte bundan ötürü İbn-i Kesir(rh) onlar hakkında şunları söylüyor:
وَكَمَا يَحْكُمُ بِهِ التَّتَارُ مِنَ السِّيَاسَاتِ الْمَلَكِيَّةِ الْمَأْخُوذَةِ عَنْ مَلِكِهِمْ جِنْكِزْخَانَ، الَّذِي وَضَعَ لَهُمُ اليَساق(١٥) وَهُوَ عِبَارَةٌ عَنْ كِتَابٍ مَجْمُوعٍ مِنْ أَحْكَامٍ قَدِ اقْتَبَسَهَا عَنْ شَرَائِعَ شَتَّى، مِنَ الْيَهُودِيَّةِ وَالنَّصْرَانِيَّةِ وَالْمِلَّةِ الْإِسْلَامِيَّةِ، وَفِيهَا كَثِيرٌ مِنَ الْأَحْكَامِ أَخَذَهَا مِنْ مُجَرَّدِ نَظَرِهِ وَهَوَاهُ، فَصَارَتْ فِي بَنِيهِ شَرْعًا مُتَّبَعًا، يُقَدِّمُونَهَا عَلَى الْحُكْمِ بِكِتَابِ اللَّهِ وَسُنَّةِ رَسُولِهِ ﷺ. وَمَنْ فَعَلَ ذَلِكَ مِنْهُمْ فَهُوَ كَافِرٌ.
Ve tatarlar, Cengiz Han'dan aldıkları krallık yönetimi prensiplerine göre hükmederler. Cengiz Han, onlara "Yasak" adında bir kitap koymuştu ki, bu kitap, Yahudi, Hristiyan ve İslam şeriatlarından alınan birçok hükümden oluşan bir derlemedir. İçinde, y Cengiz Han’ın kendi görüş ve arzularından aldığı birçok hüküm de bulunur. Bu hükümler, onun soyunda beri tabi olunan şeriat haline gelmiş ve El-Yasek kitabını Allah’ın Kitabı ve Resulünün Sünnetine takdim etmişlerdir(öne geçirmişlerdir) . Eğer onlardan biri bunu yaparsa, o kişi kafir olur.
[Tefsir-u İbn-i Kesir,Maide,50]
Görüldüğü gibi İbn-i Kesir (rh) Yasek adlı kitabın kuran İncil Tevrat ve cengizhan'ın bazı görüşlerinden ibaret olan bir derleme kitap olduğunu söylüyor. Onlar ise bununla hükmediyorlar. Onlar cengizhan ile Muhammed sav i Allah katından ayet gördükleri için cengizhan'ın görüşlerini de böyle görüyorlar. Keza İncil ve Tevratı inkar etmediklerini o kitaplara iltizam etmeninde tıpkı bizim dört mezhebe iltizam etmenin hak olduğunu söylememiz gibi hak olduğunu söylüyor. Bunların hepsine toplamından şu çıkıyor:
Ve sonra İbn-i Kesir (rh) bu kitabın tatarlar için tabi olunan bir şeriat olduğunu söyledi.Onlar El-Yasek adlı kitaba zaten ittiba ediyorlardı. Ama az öncede aktardığım gibi bazıları tarafından zannedildiği gibi tatarlar El-Yasek adlı kitaba sadece amelen değil bilakis hem amelen hem itikaden tabi oluyorlardı. Çünkü sadece amelen tabi olup itikaden tabi olmazlar ise bu küfür değilde sadece haram olur.
Mesela İbn-i Teymiyye (rh) bununla alakalı şöyle söyler:
وهؤلاء الذين اتخذوا أحبارهم ورهبانهم أربابا - حيث أطاعوهم في تحليل ما حرم الله وتحريم ما أحل الله يكونون على وجهين: (أحدهما): أن يعلموا أنهم بدلوا دين الله فيتبعونهم على التبديل فيعتقدون تحليل ما حرم الله وتحريم ما أحل الله اتباعا لرؤسائهم مع علمهم أنهم خالفوا دين الرسل فهذا كفر وقد جعله الله ورسوله شركا - وإن لم يكونوا يصلون لهم ويسجدون لهم - فكان من اتبع غيره في خلاف الدين مع علمه أنه خلاف الدين واعتقد ما قاله ذلك دون ما قاله الله ورسوله؛ مشركا مثل هؤلاء.
[و (الثاني): أن يكون اعتقادهم وإيمانهم بتحريم الحلال وتحليل الحرام ثابتا لكنهم أطاعوهم في معصية الله كما يفعل المسلم ما يفعله من المعاصي التي يعتقد أنها معاص؛ فهؤلاء لهم حكم أمثالهم من أهل الذنوب.
Haramın helal,helalın ise haram oluşunda hahamlarına ve papazlarına itaat edip rab edinenler iki kısımdır:
Birincisi: Onlar, Allah’ın dinini değiştirdiklerini bilirler ve bu değişiklikleri kabul ederler, yani başkanlarının sözlerine uyarak Allah’ın haram kıldığı şeyi helal, helal kıldığı şeyi de haram sayarlar. Bu durumda, Allah ve Resulünün dinine karşı çıkmış olurlar. Bu, küfürdür ve Allah ile Resulü bunu şirk olarak kabul etmiştir. Bu kişiler, Allah’a ve Resulüne inanmakla birlikte, dinin hükümlerini reddedip başka birine uyarak ona itaat ettiklerinde, aslında şirke düşmüş olurlar, taştan, topraktan ibaret bir bedenden Allah'a ve Resulüne inandığı halde.
İkincisi: Bu kişiler, helalin haram, haramın helal olduğuna inanmakla birlikte, yine de başkanlarına Allah’a karşı gelerek itaat ederler. Tıpkı bir Müslümanın, işlediği günahları kötü bilmesine rağmen yapması gibi; böyle bir durumda, bunların hükmü de diğer günahkarlar gibi olur.
[Mecmuu'l Fetava,7/70]
Görüldüğü gibi İbn-i Teymiyye (rh) birine itaat etmek veya ittiba etmenin küfür oluşunda ki ana sebebini itikaden ittiba ve itaat olması gerektiği aksi takdirde itikaden değilde sadece amelen olursa bunun haram olacağını söylemiştir.
O yüzden İbn-i Kesir(rh)'ın burada El-Yasek kitabı'nın Tatar'lar için tabi olunan şeriat haline geldi demesi, onların El-Yasek adlı kitaba kutsama addedikleri ve bununla hükmederlerken hiç bir sıkıntı görmediklerini yani helal gördüklerini gösterir.
Ve son olarak İbn-i Kesir (rh) tatarlar'ın El-Yasek hükümlerini Kur'an'a ve sünnete takdim ettiğini söyledi. Zaten bir kimse Allah'ın dışındaki hükümleri Allah'ın hükümlerine takdim eder,daha faziletli görürse,bu kimse istihlalın zirvesini yapmış ve kafir olmuştur.
Eğer dense ki: İbn-i Kesir burada takdim ettiler derken itikaden değil amelen takdim ettiklerini söylemiştir. Yani onların mücerret olarak Kur'an ile değilde El-Yasek ile hükmetmeleri zaten onu Kur'an'a takdim etmeleridir?
Cevaben denir ki: İbn-i Kesir (rh) burada onların kendi kanunlarını Kur'an'a takdim etmelerini söylemesi,kesinlikle bunu itikaden yaptıklarını gösterir. Buna iki vecih ile cevap verelim;
1. Eğer biz takdimi,ameli takdim anlarsak, şeriat devletinde olan bir kadi'nin sadece bir meselede bile Allah'ın indirdiği ile değilde kendi hükmü ile hükmederse , o anki hükümde kendi hükmünü Allah'ın hükmüne takdim etmiş sayılıp kafir olması lazım gelir. Fakat selefin icması ile biliyoruz ki bu küçük küfürdür. O yüzden İbn-i Kesir Takdim derken ameli takdimi kastetmesi burada zor bir tevildir.
2. Burada bilmemiz gereken şey İbn-i Kesir (rh) ın usulüdur. Çünkü zaten İbn-i Kesir (rh) genel yazılarında takdim ifadesini itikaden takdim olarak yazar.Yani helal görme anlamında yazar. Onuda şöyle delillendirelim;
Bilindiği üzere "Eğer onlara itaat ederseniz müşriklerden olursunuz" ayeti hakkında bütün müfessirler burada ki itaatin helal görme üzerine bir itaat sonucunda müşriklik olacağını söylemişlerdir. Çünkü ehl-i sünnetin de usulü üzere malumdur ki bir kimse size domuz eti verip bunu ye dese sizde ona itaat edip yeseniz,sadece amelde itaat ettiğiniz için kafir olmazsınız.Bilakis helal görmede o kişiye itaat ederseniz kafir olursunuz. Yani bu ayette ki itaatin,müşrik yapması helal görmede bir itaatttir. Ki bunu muhalifin reddedeciğini sanmıyorum. Bakınız şimdi İbn-i Kesir(rh) o ayet ile alakalı ne söylüyor;
حَيْثُ عَدَلْتُمْ عَنْ أَمْرِ اللَّهِ لَكُمْ وَشَرْعِهِ إِلَى قَوْلِ غَيْرِهِ، فَقَدَّمْتُمْ عَلَيْهِ غَيْرَهُ فَهَذَا هُوَ الشِّرْكُ،
Allah'ın emrinden ve şeriatın'dan dönüp başkasının sözüne döndüğünüz yerde ve başka bir hükmü Allah'ın emrine takdim ettiğiniz yerde(müşrik oldunuz) işte bu şirktir.
[Tefsir-u İbn-i Kesir, En'am/121]
Görüldüğü gibi İbn-i Kesir(rh) burada sadece takdim etmenin şirk olduğunu söylemiştir. Malumdur ki İbn-i kesir ameli takdimden bahsetmiyor.Aksi halde bütün günahkarlar şeytana itaat ettiği için müşrik olurdu. Burada belli olduğu üzere İbn-i kesir takdim derken itikadi takdimden bahsediyor. Yani helal görmeyi söylüyor. İşte İbn-i Kesir, bu ayette ki yapmış olduğu tefsirden de anlaşıldığı üzere,helal görme ile takdim etme ifadesini aynı anlamda kullanıyor. Ve tatarlar'ın kendi kanunlarını Allah'ın kitabına takdim etmelerini söylediği vakitte biz anlıyoruz ki bu takdim ameli değil itikadi bir takdimdir.
Bütün bu âlimlerden yaptığım nakilleden şu sonuç çıkıyor:
-Tatarların kanun kitabında Kur'an Tevrat İncil ve cengizhan'ın kanunları vardı. Ve tatarlar bunların hepsinin hak olduğuna bunlarla hükmetme'nin caiz olduğuna inanıyorlardı.Kuran hak olmakla beraber tevratın incilin ve cengizhan'ın hükümleri de haktır diye inanıyorlardı.
Yoksa zannedildiği gibi tatarlar mücerret olarak Allah'ın kitabı dışında birşey ile hükmettikleri için kafir olmadılar.Bilakis onlar Allah'ın hükümlerinin yani Kur'an'ın,dışında ki hükümleri batıl görmedikleri,diğer hükümlerle de hükmetmeyi caiz gördükleri için kafir oldular.
Çünkü bir kimse Allah'ın dışında ki bütün hükümlerin batıl olduğuna inansa, fakat Allah'ın dışında ki hükümler ile hükmetse,ve yaptığınında haram olduğuna inansa bu bazılarının iddia ettiği gibi küfür değil haram olur. Bu konu ile alâkalı sadece iki tane nakil yapıp risaleyi tamamlamak istiyorum.
İbn-i teymiyye Allah'ın indirdiklerinin dışında ki hükümlerlerle hükmeden milletler hakkında şunları söyler:
بل كثير من المنتسبين إلى الإسلام يحكمون بعاداتهم التي لم ينزلها الله سبحانه وتعالى، كسوالف البادية، وكأوامر المطاعين فيهم (٤) ، ويرون أن هذا هو الذي ينبغي الحكم به دون الكتاب والسنة.
وهذا هو الكفر، فإن كثيرا من الناس أسلموا، ولكن مع هذا لا يحكمون إلا بالعادات الجارية لهم التي يأمر بها المطاعون، فهؤلاء إذا عرفوا أنه لا يجوز الحكم إلا بما أنزل الله فلم يلتزموا ذلك، بل استحلوا أن يحكموا بخلاف ما أنزل الله فهم كفار، وإلا كانوا جهالا، كمن تقدم أمرهم
Bilâkis kendini İslam'a nisbet eden çokça kimseler vardır ki, saygı duyulan kişilerin hükümleri ve çöl halkının âdetleri(kanunları) gibi, Allah'ın indirmediği,kendi adetleri(kanunları) ile hükmediyorlar. Ve,kitap sünnet ile değilde kendi adetleri ile hükmün gerekliliğine inanıyorlar. İşte bu küfürdür. İnsanlardan çokça müslüman olan kimse vardır ve buna rağmen sadece kendi itaat etmiş oldukları kişilerin emirleri olan kendi cari âdetleri (kanunları) ile hükmediyorlar. İşte bunlar eğer Allah'ın dışında ki hükümler ile hükmetme'nin caiz olmadığını bilseler ve sonra buna iltizam etmeseler, bilâkis Allah'ın indirdiğinin dışında birşeyle hükmetmeyi helal görseler kafir olurlar,yok helal görmez iseler durumları geçtiği gibi onlar cahil kimselerdir.
[Minhac-u's-Sunne,5/130]
Görüldüğü gibi İbn-i Teymiyye (rh) Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyip başka şeyler ile hükmeden kimselerin kafir olması için onu helal görmelerine veya kendi hükümlerini daha doğru görmelerine bağladı aksi halde onların kafir olmayacağını fakat cahil olduklarını söyledi. Ve burada bazı kimselerin iddia ettiği gibi bir meselede hükmetmek veya bir kaç meselede hükmetmekten bahsetmiyor. Burada açıkça bazı kimselerin direk başka adet kanunlar ile hükmettiğini söylüyor. Ve küfür olmasını helal görmelerine bağlıyor. Aksi halde kufur olmayacağını söylüyor.
Gene büyük selef imamlarından imam Mâlik(rh)ın kendisinden tefsir aldığı İmam İbni Zeyd bin Eslem(rh) şöyle söyler:
من حكم بكتابه الذي كتب بيده، وترك كتاب الله، وزعم أن كتابه هذا من عند الله، فقد كفر.
Her kim eliyle yazmış olduğu bir kitap ile hükmeder,Allah'ın kitabını terk eder ve bu hükmün Allah katından olduğunu iddia ederse kafir olur.
[Tefsir-u't-Taberi - Tefsir-u İbn-i Ebi Hatim, Maide/44]
Görüldüğü üzere İbn-i Zeyd (rh) bir kimsenin kendi eliyle yazmış olduğu kitap ile hukmetmisini mücerret küfür görmüyor bunu Allah'ın katından olduğunu iddia etmesine bağlıyor. Bir kimse'nin Allah'ın kitabı ile değilde kendi eliyle yazmış olduğu kitapla hükmetmesi,bir meselede veya birkaç meselede hükmetmeme değil,bilakis bunu kural kanun haline getirmesidir. Fakat İbn-i Zeyd (rh) böyle bir kimseyi tekfir etmiyor,eğer bunu Allah'a izafe ederse kafir olur diyor. Zaten bir kimse birşeyi Allah'a izafe ederse ona helal demiş olur ki, bu kimse kafir olur.
Son olarak bir şüphenin cevabı;
Eğer dense ki:
İmam İbn-i Teymiyye (rh) şöyle söyler:
والإنسان متى حلل الحرام - المجمع عليه - أو حرم الحلال - المجمع عليه - أو بدل الشرع - المجمع عليه - كان كافرا مرتدا باتفاق الفقهاء.
Bir insan üzerinde icma bulunan bir helalı haram yaptığı zaman veya üzerinde icma bulunan haramı helal yaptığı zaman veya üzerinde icma bulunan şeriatı değiştirdiği zaman, Fakihlerin icması ile kâfir ve mürted olur.
(Mecmuul Fe
Yorumlar
Yorum Gönder