İBN KESİR YUSUF SURESİ 100. AYETİ KERİMENİN TEFSİRİNDE YAKUP ALEYHİSELAMIN ŞERİATINDA ALLAHTAN GAYRISINA SECDE ETMEK CAİZDİ FAKAT BİZİM ŞERİATIMIZ'DA İSE HARAM KILINDI DİYE İZAH EDİYOR

 İBN KESİR YUSUF SURESİ 100. AYETİ KERİMENİN TEFSİRİNDE YAKUP ALEYHİSELAMIN ŞERİATINDA ALLAHTAN GAYRISINA SECDE ETMEK CAİZDİ FAKAT BİZİM ŞERİATIMIZ'DA İSE HARAM KILINDI DİYE İZAH EDİYOR


Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için (ona kavuştukları için) secdeye kapandılar. 


Yusuf 100.Ayet: 


Allah Teâlâ'nın : «Ana - babasını tahtın üzerine çıkarıp oturttu.»> âyetinde İbn Abbâs, Mücâhid ve bir çoklarının söylediğine göre, taht kasdedilmektedir. Yani kendisi ile birlikte ana-babasını tahtına oturt- muştur.


«Hepsi onun için secdeye kapandılar.» Ana - babası ve kardeşleri -ki on bir kişi idiler- onun için secde ettiler. «Dedi ki: Babacığım; işte bu, vaktiyle gördüğüm rü'yânın gerçekleşmesidir.» Hz. Yûsuf bu rü'yâyı babasına anlatmış ve şöyle demişti: «Babacığım, rü'yâmda on bir yıldızla, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana secde etmek- tedirler.» (Yûsuf, 4). Büyüklerine selâm verdikleri zaman ona secde etmeleri onların şerîatında câizdi. Bu, Hz. Âdem'den itibâren Hz. İsa (a.s.) nın şerîatına gelinceye kadar câiz kalmakta devam etmiştir. Bu, bu ümmete harâm kılınmış ve secde, sâdece Rabb Teâlâ'ya hâs kılın-


mıştır. Katâde ve başkalarının sözlerinin içeriği budur. Bir hadîste rivâyet edildiğine göre لما قدم مُعَاذ من الشام سَجَدَ لِلنبي قال ماهذا ياماذا قال : أَتيتُ الشَّامَ فَوَاقَتُهُمْ يَسْجُدُونَ اللَّهِ ﷺ فَلَا تَفْعَلُوا فَإِنِّى لأساقفتهم وبطَارِ قَتِيهِم فَوَدِدْتُ فِي نَفْسِي أن تفعل ذلك بِكَ. فَقَالَ رَسُولُ لو كنت أمرًا أَحَدًا أَن يَسْجُدَ لغير الله ، لأمَرْتُ المرأة أن تسجد لزوجها والذي نفس محمد بيده الا تؤدى الْمَرْأَةُ حَى رَبَّها حَتَّى تُؤدَّى حَى زَوْجِهَا وَ لَوْ سَأَلَها نفسها ، وهي على قلب ، لم نده


Bir keresinde Muaz Şam'dan döndüğünde Allah Rasûlü (s.a.) ne secde etti de Allah Rasûlü: Bu da nedir ey Muâz? diye sordu. Muâz: Ben Şam'a gittim ve onları papazlarına, patriklerine secde eder gördüm. Kendi kendime bunu sana yapmamızın güzel olacağını düşündüm, dedi. Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu: Böyle yap- mayınız. Şayet bir kimseye başka birine secde etmesini emretmiş olsaydım, kadına kocasına secde etmesini emrederdim. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki bir kadın kocası- nın hakkını yerine getirmedikçe Rabbinin hakkını yerine getirmiş ola- maz. İstemediği halde kocası onu davet ederse bu daveti geri çevire- mez (ve kocasının emrine) itâat eder. Başka bir hadiste rivâyet edil- diğine göre; Selmân, İslâm'a yeni girdiği sıralarda Medine sokakların- dan birinde, Hz. Peygamber (s.a.) e rastlamış ve ona secde etmişti. Allah Rasûlü şöyle buyurdu: Ey Selmân, bana secde etme, ölmeyen, diri (Allah) a secde et.


Hz. Yusuf'un kardeşlerinin, ona secde etmesinden maksad şudur:


Onların şeriatlarında bu câiz idi. Bu sebepledir ki ona secde etmişler- dir. İşte o zaman Yûsuf şöyle demiştir: «Babacığım; işte bu, vaktiyle


gördüğüm rü'yânın gerçekleşmesidir. Doğrusu Rabbim, onu gerçekleş- tirdi.» İş buraya vardı. İşin vardığı neticeye te'vil ismi verilir. Nitekim Allah Teâlâ da bir âyet-i kerîme'de şöyle buyurur: «Onlar onun te'- vilinden başkasını mı bekliyorlar? Onun te'vilinin geldiği gün, daha önce onu unutmuş olanlar derler ki...» (A'râf, 53) Yani kıyamet günü onlara va'dedilmiş olan hayır ve şer onlara gelir.


«Doğrusu, Rabbim onu gerçekleştirdi,» sahih ve doğru kıldı.-





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cengiz Han'ın "El-Yasek" adlı kanun kitabı ile hükmedip tekfir edilişi'nin tahlili

TAĞUTA MUHAKEME İLE İLGİLİ ALİMLERDEN NAKİLLER

Ölüler ile İstiğase'nin Hükmü