İmam Nevevi Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrini ziyaret esnasında takınılması gereken edepten söz ederken şunları söyler:
İmam Nevevi Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrini ziyaret esnasında takınılması gereken edepten söz ederken şunları söyler:
* ثُمَّ يَتَأَخَّرُ إِلَى صَوْبِ يَمِينِهِ قَدْرَ ذِرَاعٍ لِلسَّلَامِ عَلَى عُمَرَ رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ وَيَقُولُ السَّلَامُ عَلَيْكَ يَا عُمَرُ الَّذِي أَعَزَّ اللَّهُ بِهِ الْإِسْلَامَ جَزَاكَ اللهُ عَنْ أُمَّةِ نَبِيِّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَيْرًا * ثُمَّ يَرْجِعُ إِلَى مَوْقِفِهِ الْأَوَّلِ قُبَالَةَ وَجْهِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَيَتَوَسَّلُ بِهِ فِي حَقٌّ نَفْسِهِ وَيَسْتَشْفِعُ بِهِ إِلَى رَبِّهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى وَمِنْ أَحْسَنِ مَا يَقُولُ مَا حَكَاهُ الْمَاوَرْدِيُّ وَالْقَاضِي أَبُو الطَّيِّبِ وَسَائِرُ أَصْحَابِنَا عَنْ الْعُتْبِيَّ مُسْتَحْسِنِينَ لَهُ قَالَ كُنْت جَالِسًا عِنْدَ قَبْرِ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَاءَ أَعْرَابِي فَقَالَ السَّلَامُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ سَمِعْتَ اللَّهَ يَقُولُ (وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ جَاءُوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللَّهَ وَاسْتَغْفَرَ لهم الرسول لوجدوا الله توابا رحيما وَقَدْ جِئْتُكَ مُسْتَغْفِرًا مِنْ ذَنْبِي مُسْتَشْفِعًا بِكَ إِلَى رَبِّي
“…sonra Ömer radıyallâhu anh’a selam vermek için sağ tarafına doğru bir zirâ kadar geri çekilir ve şöyle der: es-Selâmu Aleyke Ey Allah’ın İslam’ı kendisiyle aziz kıldığı Ömer! Allah, Nebisi sallallâhu aleyhi ve sellem’in ümmetine olan iyiliklerinden dolayı seni en iyi şekilde mükâfatlandırsın.
Sonra ilk durduğu yere Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’in yüzünün karşı tarafına geri döner (Kıbleye doğru değil!). Onunla kendi hakkında tevessülde bulunur(!) ve onu şefaatçi kılarak(!) Rabbine yönelir. Bu konuda söylenecek en güzel sözlerden biri el-Mâverdî, Kadı Ebu’t-Tayyib ve mezhebimize mensup başka âlimlerin el-Utbî’den –güzel görüp onaylayarak(!)- naklettikleri sözlerdir ki o şöyle demiştir: “Ben Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabri başında oturuyordum. Bir bedevi geldi ve şöyle dedi: es-Selâmu Aleyke ey Allah'ın Rasûlü! Ben Allah'ın “Eğer onlar, Allah’ın koyduğu sınırları çiğneyerek kendilerine zulmettikleri vakit sana gelip Allah’tan bağışlanma dileselerdi ve (ey) Peygamber (sen) de onlar için (Allah'tan) mağfiret dileseydin, onlar elbette Allah’ın tövbeleri kabul ettiğini ve engin merhamet sahibi olduğunu görürlerdi.” buyurduğunu işittim. Ben de günahlarımdan bağışlanma dilemek ve seni şefaatçi kılarak Rabbime yönelmek üzere sana geldim!”
Yorumlar
Yorum Gönder