Küfrün Lügatteki ve Şeriattaki Tarifi

 Küfrün Lügatteki ve Şeriattaki Tarifi





I. Küfrün lügatteki tarifi


👇


Küfür lügatte örtmek ve kaplamak anlamına gelir.


1.NAKİL


İbn Fâris dedi ki: "el-Kâf, el-Fa ve er-Ra harflerinden oluşan bu kelime sahih bir mastardır, tek bir manaya delalet eder, o da örtmek ve kaplamaktır


(İbn Faris, Mu'cemu Mekâyîsi'l-Lüğa (5/191).)

 

2.NAKİL


İbnü'l-Esîr dedi ki: "Küfrün aslı bir şeyi kapatacak şekilde örtmek demektir. "


(en-Nihaye (807)


3.NAKİL


Küfrün lügatte birçok müsemmaya kullanıldığı görülmektedir, hepsi de döner dolaşır bu manaya gelir.


Altındakileri örttüğü için toprağa küfür denilmiştir. Siyah olduğu ve örttüğü için gemilerin sıvandığı katran ve zifte küfür denilmiştir. 


( Lisanu'l-Lisân (5/148).


4. NAKİL


Çiftçiye kâfir denilmesi de bu anlamından dolayıdır. Çünkü cifici tohumı toprağın icine gizler. 


(-Ezheri, Tehzibu'l-Lüğa (4/3162); er-Rağıb el-İsfehani, el- Müfredat (s.714).)


5. NAKİL


Allah-u Teâlâ "Tıpkı yağmurun yağmasıyla yeşerip çiftçinin yüzünü güldüren yağmur gibi" (Hadid, 57/20) buyururken bu ayette çiftçi kelimesi Kur'ân'da küffar' lafzıyla ifade edilmiştir.


Bunun gibi geceye de kafür denilmiştir. Çünkü karanlığıyla her şeyi örter.


İçindeki şeyleri örttüğü için denize de kâfir denilmiştir.


Büyük vadi ve nehre de denizde zikredilen mana sebebiyle kâfir denilmiştir. Karanlık buluta güneşi gizlediği için kâfir denilir. Vücudu örttüğü için zırha da kâfir denilir.


Firûzâbâdi, el-Kâmûsu'l-Muhît (2/128); İbn Manzûr, Lisanü'l- Arab (5/146/148).


6.NAKİL

Kefaretlerin de bu isimle anılması bu anlamından dolayıdıy Çünkü onlar da günahları örterler. Mesela yemin kefareti ve zıhar kefareti gibi.


Tehzibu'l-Lüğa (4/3163).


____________________________________________


II. Küfrün şeriattaki tarifi


1.NAKİL


Alimlerin sözlerinde küfrün birçok lafızlarla tarifi yapılmıştır: el-Ezherî, el-Leys'ten şu tarifi nakletmiştir: "Küfür, imanın zıddıdır. "


Tehzîbu'l-Lüğa (4/3160).


2.NAKİL


İbn Fâris de aynı şeyi söylemiştir.


İbn Faris, Mu'cemu Mekâyîsi'l-Lüğa (5/191).


3.NAKİL


Rağıb el İsfehânî dedi ki: "Kâfir kelimesi her hangi bir kayu koymadan mutlak olarak, Allah'ın birliğini veya peygamberliği veya şeriatı veva her üçünü bilerek inkâr eden kimse hakkında kullanıldığı bilinmektedir.


 ("el-Müfredat, (s. 715).


4.NAKİL


İbn Hazm küfrün şeriattaki tarifini yaparken şöyle dedi: "Ru- bubivyeti bile bile inkâr etmektir ve peygamberliği Kur'ân'da doğrulanan peygamberlerden bir peygamberin peygamberliğini bile bile inkâr etmektir veya Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in getirdiği seylerden olup herkes tarafından nakledildiği için va- lanlayan kimsece de sahihliği bilinen seylerden herhangi birini bile bile bile yalanlamaktır. "


(el-Fısal (3/253).


5.NAKİL


el-Karafı şöyle dedi: "Küfür aslında rubůbiyete özel bir say gısızlıktır. Bu ya yaratıcının varlığını tanımamak seklinde olur veya O'nun yüce sıfatlarını tanımamak şeklinde olur. Mushafi pisliklere atmak veya putlara secde etmek veya hıristiyanların kıyafetleriyle onların bayramlarında kiliselerine gitmek veya onların hal ve hareketlerini doğrudan uygulamak gibi fiille olur veya dinde bilinmesi zorunlu olan şeyleri bile bile inkâr etmekle olur.


(el-Furûk (4/1277)


6.NAKİL


İbnu'l-Kayyım şöyle dedi: "Küfür, ister ilmi ister amel diye isimlendirdikleri meselelerden olsun Peygamber sallallahu aley hi ve sellem'in getirdiği bilinen şeyleri bile bile inkâr etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeyleri, onun getir- diğini öğrendikten sonra bile bile inkâr eden kimse dinin azında ve çoğunda kafirdir "


(Muhtasaru's-Savā'ik (s. 620).


7.NAKİL


el-Kefevî şöyle dedi: "Lügatte küfür örtmek demektir, şeraitte ise iman edilmesi gereken seve iman etmemektir."


(el-Külliyat (s. 763).


8.NAKİL


es-Sa'di şöyle dedi: "Bütün cinslerini, nevilerini ve fertleri- ni kapsayan küfrün tarifi şudur: Küfür, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeylerin tamamını veya bir kısmını bile bile inkâr etmektir. "


(el-İrşādu ila Ma'rifeti'l-Ahkâm (s. 203, 204)


Bu tarifler lafızlarında farklılıklar olsa bile manaca birbirine yakındırlar veya iki anlam üzerinde deveran ederler:


Leys ve Kefevî'nin tarifinde olduğu gibi ya imanın zıddı dikkate alınarak yapılan küfür tarifidir veya diğer tariflerde olduğu gibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeylerin bile bile inkârı diye yapılan küfür tarifidir 


___

Bu, bir şeyi bazı parçalarıyla tarif etmek cinsindendir. Küfür sadece bile bile inkâr manasına gelmez. Küfür nevilerinden söz ederken bunun ayrıntılı açıklaması da yapılacaktır. Küfür bile bile inkâr sebebiyle olabilir veya inat sebebiyle olabilir veya inkâr sebebiyle olabilir veya münafıklık sebebiyle olabilir veya yüz çevirmek sebebiyle veya şüphe sebebiyle olabilir. Nitekim itikatla veya sözle ya da fiille de olur.


_______


Öte yandan bu tariflerin küfrü tarif ettiği ve onun şeraitteki anlamını sadece en büyük küfrü gerektirecek şekilde sınırladığı göz önünde bulundurulmalıdır. 


Her ne kadar takyit edilerek küçük küfür için de kullanılsa, kayıtsız kullanımda şeriatta küfrün gerçek anlamı büyük küfürdür.


Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye şöyle der: 


"Kâfir veya mümin denildiği zaman mutlak ismin anlamıyla mesela "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler haline gelmeyin" hadisinde olduğu gibi geçtiği her yerde ismin mutlak anlamı arasında fark vardır. "Birbirinizin boynunu vuran" sözü buradaki kâfirler kelimesinin tefsiridir. Onlar takyit edilerek kâfirler diye isimlendiril- mişlerdir. Bunlar hiçbir kayıt konmadan kâfır ve mümin denildi- ği zaman ki mutlak ismin kapsamına girmezler.


Küfrün lugat ve şer'i anlamları arasındaki ilişki


Küfrün şer'i anlamı küfür lafzının lugat anlamının içinden çekilip alınmıştır. Nitekim muhakkık alimlerin sözleri de buna delalet eder.


Leys dedi ki: "Küfür kâfirin kalbini örttüğü için kâfire kâfir diye isim verilmiştir."


el-Ezheri, Tehzibu'l-Lüğa (4/3161); İbn Manzûr, Lisanu'l-'Arab


Ezherî dedi ki: "Leys'in bu sözünün anlamı bu anlama delalet eden bir açıklamaya muhtaçtır. Bu izah da şudur: Küfür lügat- te örtmek demektir. Kâfir, küfrün sahibi kalbini küfrüyle örten demektir. Nitekim silah kuşanan kimseye de kâfir denilir. O da silahla kendisini örtendir.


Bu konuda Leys'in görüşünden daha güzel başka bir görüş daha vardır o da şudur: Allah-u Teâlâ kâfiri kendisinin birliğine inanmaya çağırdığı zaman aslında onu kabul ettiği zaman nimet- leneceği bir nimete çağırmış olmaktadır. Allah'ın kendisini ça- ğırdığı tevhidi reddettiği zaman Allah'ın nimetinin kâfir olmuş olur. Yani reddetmesiyle o nimeti örtmüş olur."


(el-Ezheri, Tehzību'l-Lüğa (4/3161)


______


İbn Faris dedi ki: "Küfür imanın zıddıdır. Hakkı örttüğü için bu ismi almıştır."


Alimler gizlemek ve örtmek manasının şer'i mananın içinde gizli olduğunda ittifak ettikten sonra her ne kadar bunların ara- sındaki bağlantının yönünde ihtilaf etmiş olsalar bile küfrün şer'i anlamıyla lugavî anlamı arasındaki bağlantı ve şer'i mananın lüğavi manadan alındığı böylece açıklığa kavuşmuş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cengiz Han'ın "El-Yasek" adlı kanun kitabı ile hükmedip tekfir edilişi'nin tahlili

Ölüler ile İstiğase'nin Hükmü

İbn Teymiyye Uyanık Olduğu Halde Nebi (S.A.V, ) in yanına geldiğini söyleyenler Hakkında Dedi Ki ;